Yazıda Neler Var?
Toplumsal Hareketlilik Kavramı
Hareketlilik kavramı, toplumdaki birey ya da grupların fiziksel ya da toplumsal çevredeki herhangi bir hareketini ifade eder. Genel olarak yer, zaman ve toplumsal yapıda meydana gelen hareketlilik iki türlüdür: • Fiziksel hareketlilik (genelde göç olarak adlandırılır) • Toplumsal hareketlilik (toplumsal konum değişmelerini içine alır.)
Eğitim ve Toplumsal Hareketlilik
Eğitim, dikey toplumsal hareketliliğin nedeni olmaktan çok, bir aracı olmaktadır. Burada, hem örgün hem yaygın eğitim bu gibi mesleklere hazırlayıcı bir rol oynamaktadır.
Sanayileşmiş Ülkelerdeki Durum 18. yüzyıl Avrupa’sında aristokrasinin üniversiteler üzerindeki tipik egemenliği 19. yüzyıl boyunca ve hatta 20. yüzyıl başlarında gerçekleşen iktidar temelinin değişmesine rağmen devam etti. Bununla birlikte, bu, yüksek eğitimin bir toplumsal hareketlilik etmeni, seçkinler grubuna kaynaşma etmeni, aşağı tabakalardan seçilmiş, yetenekli çocukların yeniden toplumsallaştırılması etmeni olarak oldukça sınırlı işlevine engel olmadı.
Günümüzde üniversite, teknolojik bir topluluk organizasyonunun bütünleyici bir parçası olmuştur. Bu doğrultudaki gelişmenin kökleri 19. yüzyılda bilimin endüstriyel oluşumlara uygulanmasında, buluşlarda ve tarım, kimya, metalürji, mekanik ve elektrik mühendisliği gibi teknolojik mesleklerin tedrici gelişmesinde bulunur.
Teknolojik bir toplumun eğitimsel karakterleri en çok gelişmiş oldukları Amerika’da göze çarpar. Orada yüksek bilimsel eğitim görmüş insan gücü talebinde ortaya çıkan çok hızlı artma, sadece arzda bu talebi sürekli olarak karşılayamama koşulları yaratmakla kalmamış, aynı zamanda üniversiteleri de değiştirmiştir.
1900 den 1956 ya kadar üniversiteye devam edenlerin oranı giderek artmış ve başağı yukarı üçte bir olmuştur. Bu koşullar altında üniversitelerin seçkin grupları yerleştirme kurumları olarak işlevlerine ikinci bir işlev katılır ki bu yeni doğmakta olan bir teknolojik toplumda kitlesel yüksek eğitim kurumu olma işlevidir.
Sovyetler Birliği’nde üniversiteler teknik öğretim alanına önem vermişlerdir. Tarım, tıp, matematik gibi alanlara mesleksel ve teknik eleman sağlanmasında Sovyet sistemi, Amerika’nınki kadar ileridir. Örneğin fen ve mühendislik alanındaki üniversite mezunlarının sayısı, Sovyetlerde de 1000 kişide 9, USA’da ise 10 dur.
Ülkemizde Toplumsal Hareketlilik ve Eğitim
Osmanlı İmparatorluğunun parlak dönemlerinde (Kanunî ölümüne dek) toplumsal tabaka değiştirmenin yalnız eğitim yoluyla gerçekleştiği bilinmektedir.
Kazamias, kölelerin eğitim yoluyla yöneticilere dönüştürülmesini ve kökenleri Türk ve Müslüman olmayan kişilerin bir İslâm toplumunda hem askerî hem de sivil önder konumlarına gelebilmelerini, Osmanlı’daki meritokratik işleyişe bağlar. 18.yy ve 19.yy da Batı modeline uygun olarak açılan bazı okullardan mezun olanlar için bir toplumsal hareketlilik söz konusu idi.
Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşundan yaklaşık 1970 yılına dek eğitimin dikey hareketliliğine yol açtığını söyleyebiliriz.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, yetişmiş teknik ya da yönetsel işgücü kıtlığı, mevcut eğitilmiş grubun değerini geniş ölçüde arttırmıştı. Bu durum aydın ve bürokratların hem toplumsal saygınlık, hem de gelir dilimi bakımından yüksek bir konumda olmalarına yol açmıştı. Ancak zamanla bazı değişmeler oldu
Daha sonraki gelişmelerde, üniversite ya da yüksek okul mezunu olmadan, lise bitirmiş olmanın, kişinin toplum konumunu yükseltmek bakımından eskisi kadar değerli olmadığı, bir anlam ifade etmediği anlaşıldı. 1970’li yıllarda ise sadece yüksek öğrenim sahibi olmanın toplumsal hareketlilik sağlaması bakımından yeterli olmadığı anlaşıldı.
Bu kez, serbest meslek sahibi olmaya yönelik, ya da teknik görevli yetiştiren yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmak yoluyla dikey hareketlilik sağlanıyordu. Bu durumda çok sürmedi. O sıralarda özel yüksek okullar yayılmaya başladı ve bol miktarda mühendis, mimar, eczacı, diş doktoru vb mesleklere eleman yetiştirildi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsal kesimde eğitim yoluyla hareketlilik oldukça azdı. O sıralarda ilköğretim basamağının çok yetersiz olduğu kırsal kesimlerde nüfusun eğitim yoluyla meslek değiştirmesi söz konusu olamazdı. Köylüye meslek değiştirme açısından ilk fırsatlardan birisi Köy Enstitüleri idi.
Sonuç olarak Cumhuriyet Türkiye’sinde eğitim, toplumsal ve ekonomik yükselme aracı olarak önemli rol oynamakta ise de bu rolü giderek azalmaktadır. Ayrıca eğitim sürecine katılım ölçütü olarak kişisel yetenek ayrılıkları yerine, kişinin bölgesel, yöresel ( kırsal-kentsel) ekonomik, toplumsal ve cinsel konumu olduğu sürece , eğitim yoluyla dikey hareketlilik sağlamanın beklenemeyeceği de kuşkusuzdur.
Kadının Toplumsal Hareketliliği
Çağımızda da kadın da geniş bir toplumsal hareketliliğe tabi olmaktadır. Hareketlilik tiplerinin belirlenmesinde toplumsallaşmanın önemi, ayrıca çağdaş toplumda kadınların değişen rolü ile açıklanabilir.
Evlenir evlenmez çalışan kadınların ya da evlenmeden önce çalışmaya başlayıp, evlendikten sonra da devam eden kadınların yanı sıra birçok kadın da, evlenip bir süre çalışma yaşamından uzak kaldıktan , evlilik yaşamını düzene koyduktan sonra iş piyasasına iş gücü olarak katılmaktadır.
Özellikle sanayileşmenin yarattığı iş olanakları, kadının iş gücüne de gereksinim duymaktadır. Böylece, kadının ev kadınlığından iş piyasasına girişi onun için bir toplumsal hareketlilik olmaktadır. Ayrıca, özellikle sanayileşmiş toplumlarda kadın eğitimine önem verilerek, onların orta ve yüksek öğrenimlerinin sayısı giderek artmakta ve bu eğitim dereceleri onlar için dikey toplumsal hareketlilik aracı olmaktadır.
Yine eğitim, dolaylı yoldan onlara eş seçmek olanağı yaratarak yukarı doğru hareketliliklerine yol açmaktadır. Bundan başka eğitim kadının genel olarak toplumsal konumunu yükseltmektedir. Eğitim, kadın ya da erkek olsun her iki cinsin de toplumsal konumu artırmaktadır.
Prof. Dr. Mahmut Tezcan’ın Eğitim Sosyolojisi kitabından yararlanılarak bu ders notu oluşturulmuştur.
Eğitim Sosyolojisi Wikipedia